“TARIMSAL SULAMADA EKONOMİK VE ÇEVRECİ ÇÖZÜM: GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ"

Tüm ülkeyi etkisi altına alan soğuk hava etkisi karşısında, değerli okurlarıma en sıcak selamlarımı ve keyif dolu, güzel bir hafta dileklerimi sunarım. Sevgili okurlar, bu hafta sizlerle tarım sektöründe enerji giderlerinin maliyet üzerinde etkisini ele alarak, tarımda yeşil enerji dönüşümünün öneminden ve en önemlisi bu enerji dönüşümünün makro ölçekte yürütülmesi gereken kamu politikaları ile birlikte tarımda maliyet artışları ile mücadele konusunda naçizane tavsiyelerden bahsetmek isterim. Gelişen teknolojiler ve artan nüfus ile birlikte tüm Dünya’da enerjiye olan talep her geçen gün artış göstermekte. Bu talep artışını karşılayacak ucuz, güvenli ve yeterli miktarda enerji arzı yaratmak adına çevresel, ekonomik ve sosyal politikalar oluşturmak devletlerin enerji politikalarında oldukça büyük önem arz etmektedir. Dünya’nın birçok ülkesi ile birlikte ülkemizde üretilen enerji büyük oranda fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Fosil yakıt kullanımı, küresel ölçekte karbon salınımı ve iklim değişikliğini hızlandırmakla birlikte, Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerin ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Enerji talebini ekonomik ve ekolojik biçimde karşılayacak arzı yaratmak, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla, hayatın her alanında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması, teşvik edilmesi ve desteklenmesi ülke politikalarımız arasında öncelikli sıralarda yer almalı söylemini her fırsatta dile getirmekteyim. Kıymetli okurlar, artan enerji maliyetleri ile birlikte iğneden ipliğe, yaşamın her alanında karşılaştığımız yüksek fiyat artışları yakamızı bırakmaz olmuş, altından kalkılması giderek zorlaşan enflasyon yükü toplumun her kesiminin üzerine çökmeye başlamıştır. Enerjide yaşanan yüksek fiyat artışları, ekonomi ve toplumsal hayatın dinamiklerini oluşturan birçok sektör gibi, tarım sektöründe de çiftçilerin girdi maliyetlerini arttırarak üretim imkanlarını kısıtlamış, tarımsal üretim kayıplarına ve yüksek gıda enflasyonuna yol açmıştır. Yaşanan bu yüksek gıda enflasyonu sürecinde özellikle nakliye gibi diğer girdi maliyetleri de etkili olmuştur. Bu yazımda daha çok, çiftçiye daha ucuz elektriğin sağlanması ile daha ucuz tarımsal suya erişimin sürdürülebilir tarım politikaları yönetimindeki öneminden bahsetmek isterim. Benzer konularda araştırma yaparken, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanmış Tarımsal Sulama Grubu Çalışma Belgesi raporuna denk geldim ve raporda da tarımsal sulamalardaki enerji maliyetlerinin azaltılması amacıyla alternatif enerji kaynaklarının kullanımları ile ilgili sayfaları gözden geçirdim. Rapordan bir paragrafı aynı şekilde paylaşmak isterim: ‘’2020 yılı verilerine göre, ülke genelinde sulamaya açılan sahalarda sulama oranı %69 oranında gerçekleşmiş ve sulamaya açılan alanların %31’i çeşitli nedenlerle sulanamamıştır. O¨zellikle yu¨ksek enerji girdi bedellerinin u¨retimi yapılacak tarımsal u¨ru¨nlere yansıyan yu¨ksek maliyet bedelleri nedeni ile terfili sulama alanlarında sulama oranı ancak %53 olarak gerc¸ekles¸ebilmis¸tir.’’ Bu tespit ile görüyoruz ki maalesef, enerji maliyetlerinin artışının tarımsal ürünlerin maliyet artışı yaratmasından dolayı terfili sulama alanlarının sadece yarısı sulanabilmektedir. Son derece üzücü ve düşündürücü… İklim değişikliğinin yaşamımızı tehdit ettiği ve kaliteli tarım arazilerinin azalmasının muhtemel olduğu tarımsal üretimde, enerji maliyetleri yüzünden gerekli suyun sağlanmaması bu problemin ciddiyetini daha fazla gözler önüne seriyor. Çiftçilerimize daha ucuz su sağlamak için gerekli olan enerjiyi, ülkemiz coğrafyasının tamamına yakınında verimli bir şekilde faydalanabileceğimiz Güneş Enerjisi Santralleri ile üreterek bu sorunu hem çevreci hem de ekonomik çözümler ile çözersek, ülke olarak çok şey kazanmaz mıyız? Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli bakımından oldukça şanslı olup, bu kaynak çeşitliliği ve zenginliği içerisinde Güneş Enerjisi potansiyeli değerlendirildiği takdirde, ülkemizde birçok bölgede güneşlenme sürelerinin uzun saatler olması, ilk yatırım maliyetlerinin ve işletme-bakım maliyetlerinin diğer kaynaklara kıyasla nispeten daha düşük olması, kurulum esnasında bürokratik izin ve devreye alma süreçlerinin daha kısa olması sebebiyle, terfili sulama tesislerinin enerji ihtiyaçlarının Güneş Enerjisi Santralleri ile sağlanması tarımsal kalkınma adına son derece önemlidir. Ülkemizin her coğrafyasında sulama tesislerinden daha fazla fayda sağlamak ve sürdürülebilir kalkınma yaratmak adına bu tesislerin enerji ve işletme maliyetlerinin azaltılması, sulanabilir arazilerin artırılması, bu arazilere optimum düzeyde su sağlanması ve tarımsal alanlardan daha fazla verim elde edilmesi ülkemizin tarım politikaları arasında ön sıralarda almalıdır. Aksi durumda, çiftçinin cebini rahatlatmayan tarım politikaları iklim krizinin de etkileri ile vatandaşın ucuz, yeterli ve sağlıklı gıdaya erişimini imkansız hale getirecektir. Güneşin sınırsız enerjisi ile bereketli topraklarımızda daha verimli bir gelecek ümidiyle… Önümüzdeki hafta görüşmek üzere, sağlıkla kalın… Sidar Anıl Özalp